Argın Aytaç…
Plaza ortamlarının törpüleyemediği sevgili arkadaşımız..
Her karşılaştığımızda, gündemindeki “alışılmadık” konularla bizi şaşırtan, reklamlara çıkan, müzik grubu kuran, her hafta, hatta her akşam mutlaka bir eş dost ortamına randevusu olan, tatilini mutlaka Olimpos’un tahta evlerinde yapan, paylaşacak illa ki birşeyleri olan, ve bunları bitinceye kadar paylaşmaktan geri durmayan, türünün son örneklerinden, çoğaltmaya bir türlü ikna edemediğimiz, kız beğendiremediğimiz sevgili dostumuz..
Bir gün karşılaştık. Ve öğrendik ki, kışın ortasında izin alıp, dört kafadar Küba’ya gitmişler. Yok, yok. Beş yıldızlı otellerde geçen, Kübayı otobüs penceresinin ardından izleyen, “freeshop”tan havana purosu alıp dönen bir gezi değil bu. Başka türlü bir şey. “Kübayı iki hafta gezdim” denilen türden değil yani. “Küba’yı iki hafta yaşadım” denilecek birşey.
Biz tüm bu yaşananları sorguya çekercesine anlattırdıkça, upuzun bir hikaye oluştu. Bu yüzden de bu keyifli röpörtajı, üç bölümde yayınlamaya karar verdik.