Amerika kıtasına üçüncü ziyaretimiz, 2015’in Temmuz ayında, Meksika’ya oldu.
Türkiye’de sevimsiz bir olay vesilesiyle tanıştığımız Meksikalı arkadaşlarımızın davetiyle gittik Meksika’ya. Hep hayalini kurduğumuz “gittiğimiz ülkenin insanlarıyla birlikte yaşamak, ülkeyi onların gözünden tanımak” Meksika’da gerçek oldu. Meksika’yı, Pineda ailesinin ve diğer Meksikalı arkadaşlarımızın rehberliğinde tanıdık.
Benim açımdan bir başka keyfi oldu bu gezinin. Milliyet Çocuk’la ilk kez tanıştığım, “Tüfek, Mikrop ve Çelik” ile hazin sonunu öğrendiğim Maya ve Aztek uygarlıklarının topraklarına gelmiş oldum.
Meksika hakkında anlatılacak şey çok. Cesur ressamları, bol acılı enfes yemek ve içecekleri, Meksika döneri tako, uçsuz bucaksız -ve rengarenk- gecekonduları, piramitleri. En çok da bir kesitine tanık olduğumuz yaşamları.
Meksika: Renkli, coşkulu ve provakatif - Meksika kültürüne ilişkin -çoğu Amerikan filmlerinden aklımızda kalan- çok sınırlı bir bilgiyle gidince, coşkulu ve provakatif sanat eserleri bizi şaşırttı doğrusu. Ama en şaşırtıcısı, aşağıda birkaç örneğini görebileceğiniz Yüksek Mahkeme’nin duvarlarını kaplayan dev tablolar oldu. İlgilenenler için birkaç isim: Amado Pinuela, Jose Clemente Orozco, Rafael Cauduro. Buraya giremezseniz dert etmeyin. Meksika’nın coşkulu ve provakatif artisleri […]
Meksika Anıları - Sevimsiz bir durum vesilesiyle tanıştık ve evimizde misafir ettik Meksikalı arkadaşlarımızı… Ve sonra cazip bir davet aldık onlardan.. Ve davete icabet ettik, Amerika kıtasının yerlilerinin hüküm sürdüğü, Azteklerin, Mayaların ülkesi, bir zamanların en büyük uygarlıklarından birine ev sahipliği yapmış Mexico City’ye gittik.. Bir haftalık unutulmaz Mexico City, Tepotzlan ve Tuxpan maceramızdan birkaç kare:
Kadişon'un Seyir Defteri 