2005’te yaptığımız İspanya Endülüs turumuzun son noktası Barcelona oldu.
Efsane futbol takımından tanıdığımız Barcelona, bize göre Avrupa’nın en yaşanılası şehirlerinden biri. Aslında Avrupalılara da göre İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre 17. sırada. Ancak ilk 16’da şehir içinde (hatta yakınında) denize giremediğinizin altını çizelim.
Barcelona’nın en keyifli yanlarından biri, yaya dostu olması. Şehir merkezine biraz mesafesi olan otelimizden sahile, oradan şehir merkezine, ve şehrin önemli yerlerine yürürken, arabaların varlığını hissetmedik bile. İspanya’nın ikinci büyük şehri, ama şehir stresini az hissettiğiniz, insanları rahat bir şehir Barcelona.
Katalanların “başkenti” Barcelona şehrine en fazla rengini çalan kişi, şüphesiz mimar Antoni Gaudi. Bitmeyen bazilika olarak bilinen La Sagrada Familia, Park Güell parkı, Casa Mila bunların başlıcaları.
Barcelona’nın sıra dışı bir özelliği de var. Her kent turist çekmek için uğraşırken, yılda 30 milyonun üstünde turistin ziyaret ettiği Barcelona, turistlerin sayısını sınırlamak amaçlı bir dizi tedbir almaya hazırlanıyor. Karşılaştırmak için İstanbul’un en çok turist çektiği yıl olan 2015’de 12.4 milyon, Türkiye’yi ziyaret eden toplam turist sayısının 35 milyon civarında olduğunu hatırlatalım.
Uzun bir otobüs yolculuğun sonunda Barcelona’ya ayrılan iki gün, şehri keşfetmemize yetmedi doğrusu.
Yine de şehirden;
– İspanyolların deniz ürünlü pilavı “paella” yemeden,
– Tibidabo’ya tırmanıp şehre şöyle tepeden bir bakmadan,
– Gaudi’nin La Sagrada Familia’sını görmeden,
– Amerika kıtasına seferler düzenleyip güzelim Orta Amerika medeniyetlerini soyup soğana çevrilmesine ve yokedilmesine önderlik eden Kristof Kolomb heykeline gidip söylenmeden,
– Yürüyerek dolaşmanın büyük keyif, otomobille ise büyük eziyet olduğu mağaza ve kafelerle dolu La Rambla caddesini arşınlamadan,
– Ana caddelerin hemen arkasındaki, bizim Tarlabaşı’nı andıran dar ve nemli sokakları keşfetmeden,
– Ve temiz olmadığı iddia edilse de, Barcelonalıların yoğun olarak kullandığı, şehrin göbeğinde, rahatça ve ücretsiz yararlanabildiğiniz altın kumsallara ve masmavi Akdeniz’e girmeden
ayrılmadık.
Bir daha gitmek, ve dünyaca ünlü La Boqueria marketini, Gaudi’nin diğer eserlerini, Barcelona yakınlarında olan Dali müzesini ve Nou Camp’ta bir Barcelona maçını seyretmek istiyoruz doğrusu.
İşte Barcelona şehrinden birkaç kare: