Küba’da kamerayı elinden düşüremiyor insan..
Öyle, bildiğimiz turistik kentlerdeki gibi gösterişli binalar değil insanı heveslendiren.. Zaten binaların çoğu da dökülüyor..
Çekilen fotoğraflara bakıyorum, hepsi yedisinden yetmişine insanlarla dolu.. Yürüyüşe çıkan, uyuklayan, mola vermiş, sokaklara yayılmış, kimi kameralara poz veren, gülüşen ve illa ki dans eden insanlarla..
Evet, Kübalılar bizler gibi değil.. Bizler arabalarımızda, evlerimizde özgürlüğün “tadını” çıkarıyoruz, onlar sokaklarda.. Belki bunun da şaşkınlığıyla biraz, sokaklardan insan manzaraları çektik bol bol..
Ama en çok da çocuklar ilgimizi çekti.. İyi yetişen, kendine güvenen, kendine güvenilen, hayatına gelecek korkusunun değil, ilgisinin, yeteneklerinin yön verdiği, bu yüzden hayatla barışık, hayatın içinde bir gençlik yetişiyor Küba’da..
En çok bizi gençler etkiledi Küba’da, ve bu yüzden Küba’dan İnsan Manzaraları serisinin ilkini onlara ayırdık. Evren, Pınar, Senem ve Onur’un kameralarından..
Ablukaya rağmen ayakta durmaya çalışan minik Kübalı.. 🙂
Çocukların her birinde ayrı bir özgüven..
Bir lokmada yenmelik..
Kaybolup gittik bakışlarının derinliğinde..
Yeter ki kamera olsun, poz veren bol..
Bu sıcakta kim tişört giyer..
Bu ne güzel reverans böyle..
Las Terrazas köyü kreşi.. Eşya az, oyun çok..
Kamera önünde bir rahatlık..
Havalımıyız neyiz?
Neler geçiyor acaba aklından?
Ekim güneşi yakıyor Küba’da.. Onu değil
Hey, anneye posta mı koyuyoruz orada?
Koşa koşa geldiler okuldan gösteri merkezine.. Cıvıl cıvıldılar..
O ne asil bir duruş öyle..
Hop oturup hop kalkan, yerlerine sığamayan minik dansçılar..
Çanta, şort ve şemsiyenin uyumuna dikkat..
Kültür merkezlerinde farklı yaşları biraraya getiriyorlar.. Büyükler minikleri kollasın, küçükler ablalarını, abilerini örnek alsın diye..
Ülkesindeki yıpranmış binalara el atmaya kararlı minik Kübalı.. Ama 18 yaşını beklemesi gerek. Daha önce çalışmak yasak.
Mutluluğun resmi..
Gördüğümüz tüm öğrenciler bakımlı, pırıl pırıl..
