Küba’da rehberlik zor zanaat..
Antalya’da rehberlik yapan biriyseniz eğer, tarih ve alışverişle bu işten yırtabilirsiniz. Gerisini masmavi deniz, altın kumsallar halleder..
İstanbul’da işler biraz daha zordur elbet. Mega kentlerin turistlerinin mega talepleri olur. Tarihle bitmez iş.. Unutulmaz bir yemek, çılgın bir eğlence.. Acemiliği atmanız biraz daha zaman gerektirebilir..
Küba’da rehber olmak öyle mi ya?
Gördüğü, duyduğu herşeyi sorgulamak, her sorusuna cevap beklemek, yetersiz her cevaba kendince bir “açıklama” getirmek neredeyse gelenekselleşmiştir Küba’ya gelen turistlerde..
Örnek olsun, niye balıkçılığın gelişmediğini bilmek zorundadır bir Kübalı rehber. Aslında, bir cevap vardır herkesin aklında: Teknelere binip ABD’ye kaçmasınlar diye. Ama Küba’nın balık üretiminin, aynı bölgedeki, aşağı yukarı aynı nüfusa sahip, üstelik herkesin dilediği ülkeye gidebildiği “özgür” Haiti’nin 6 katı olduğunu kimse bilmez. Zaten Haiti’deki balıkçılığı kim merak eder ki?
Önemli bir diğer konu “sabun sorunu”dur, Küba’lı rehberler için “stres testi” olacak bir mevzudur. Türkiye’de elindeki kağıda “açım” diye yazan dilencilere ülkesinden ekmek götüren, ya da otelden yemediği ekmekleri “alıp” dağıtan hiç görmedim, ama Küba’da “sabun sorunu”nu dikkate almayan turist yok gibidir.. Kendi memleketimizde yardım izdihamlarının hesabını kimse vermez, sormak da aklımıza gelmez, ama Küba’da sabun dilenenlerin hesabını vermek rehberlerin en temel görevidir.
Küba’da rehberlik sınavının en önemli konusu, ABD televizyon kanallarının neden seyredilemediği sorusudur. Öyle ABD’nin Küba ile ticari her türlü faaliyeti yasakladığını, Küba’nın sınırlı kaynağını daha anlamlı şeyler için harcadığını söyleyerek kurtulamaz Kübalı rehberler. Baklayı ağızlarından çıkarmadan, “düşman propagandasını engelliyoruz” dedirtmeden vallahi bırakmayız..
Öyle birkaç “popüler” konu da yetmez, eğitim sisteminden tarım rekoltelerine, turist sayısından maaş farklarına, kadın haklarından seçim sistemine, komünist partinin işleyişinden ekonomi politikalarına dek yüzlerce soru rehberler tarafından cevaplandırılmayı bekler..
Velhasıl Küba’da rehber olmak zor zanaattir..
İşte bu yüzden, yüzlerce sorumuzu hiç bıkıp usanmadan cevaplayan, dört saatlik Trinidad yolunda bir dakika bile oturmayan, sadece anlattıklarıyla değil, sohbeti, şakaları ve danslarıyla da gezimizi “unutulmaz” kılan, adını “Jesus Larousse” koyduğumuz, sevgili Küba’lı rehberimiz Jesus’a ve bize sadece çevirileriyle değil, Küba’daki deneyimleriyle, okuyup öğrendikleriyle, aklıyla, yüreğiyle, sabahın köründen gece yarılarına dek rehberlik eden, Küba Dostluk Derneği’nden Nahide’ye, bir kez daha, kucak dolusu teşekkür..
Bunu iyi ki anlatmışsın, eline sağlık.