Uzak Doğu’ya ikinci ziyaretimiz Japonya ve Güney Kore’ye oldu.
2014 Ekim’inde yaptığımız gezi Tokyo’yu etkileyen büyük bir fırtınaya denk geldi. Ciddi uyarılara rağmen programımızı değiştirmedik. İyi ki de değiştirmemişiz, İstanbul’daki sıradan yağmurlu bir günün sıkıntılarından daha fazlasıyla karşılaşmadık.
Uzak Doğu’da her ülke insanı ayrı bir şaşırtıyor. Özellikle Japonya öyle oldu. Kimi yanlarıyla fütüristik, hatta bazen ürkütücü, öte yandan yardımseverlik, birbirine saygı gibi kimi özellikleriyle şaşırtıcı bir toplum Japonlar.
Ve tabii trenleriyle ünlü bu iki ülkeyi trenlerle gezmek ayrı bir keyif oldu bizim için. Güzergahımız şöyleydi:
– İstanbul – Seul (Uçak)
– Seul – Tokyo (Uçak)
– Tokyo – Osaka (Tren)
– Osaka – Nara (Tren)
– Nara – Kyoto (Tren)
– Kyoto – Osaka (Tren)
– Osaka – Seul (Uçak)
– Seul – İstanbul (Uçak)
İnsanın hayatını kolaylaştıran ve basitleştiren sistemler kurmayı pek önemseyen bu iki ülkede, tümüyle kendi başımıza gezdik. Hiç zorluk çekmedik. Takıldığımız her anda da, bize yardım eden, hatta anladığımızdan emin olmak için bizimle yüz metrelerce yürüyen insanlar oldu. Hayret ettik, minnettar kaldık.
Japonya’dan İnsan Manzaraları - Birkaç günlüğüne bir ülkeye gidip ahkam kesmek pek doğru olmayabilir. Yine de Japonlar, hemen heryerde bazı davranışlarıyla bizde bir “yargı” oluşturmayı başardılar. Çok yardımseverler.. Trafikte, işte, markette çok saygılılar.. Ve gösterişsizler.. İşte Tokyo-Osaka-Nara-Kyoto güzergahımızdan portreler..
Japonlara Dair - Japonya seyahatimiz çok uzun sürmese de, kendi olanaklarımızla gezdiğimiz, toplu ulaşımı yoğun olarak kullandığımız ve yardım istemekten geri durmadığımız için, insanlarla temasımız da çok oldu. İşte Japonlara dair bazı gözlemlerimiz: Çok saygılılar. Diyelim ki bir sebeple insanların kaldırımda geçişini engellediniz. Bağırıp çağıran yok, fiziksel müdahale hiç yok. Sabırla yolu açmanızı bekliyorlar. Risk almıyorlar. Herşeyin otomatize […]
Japonya - Japonya karmaşık duygular uyandırdı bizde. Betonlaşmış kentler de gördük, doğadan cennet parçaları da.. Saatlerce konuşmayan, cep telefonundan gözünü ayırmayanlara da rastladık, bize yardım etmek için çırpınanına da.. “Amma tüketim toplumu olmuş bunlar” dediğimiz de oldu, geleneklerine ne kadar sahip çıktıklarına tanık olduğumuz da.. İşte Japonya’dan kameramıza yakalanlar:
Güney Kore’den Kareler - Güney Kore’nin başkenti Seul, gezimizin son durağı.. Tapınakları, balık pazarı ve sokak pazarları, hıncahınç kalabalık sokak ve meydanları, modern binaları ve hızlı treni ile işte Seul’dan kameramıza takılanlar..
Güney Kore’den İnsan Manzaraları - Güney Korelilere, Uzak Doğu’nun Akdenizli insanları demek çok yanlış olmaz.. Uzakdoğunun daha çok konuşan, daha çok eğlenen, daha vurdum duymaz, boğazına daha düşkün ve daha sıcak uluslarından olduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.. Biraz da bu yüzden, standart bir objektifle pek çok insan manzarası çekebildim.. İşte Güney Kore’nin sokaklarından, pazarlarından, keyif mekanlarından, parklarından insan manzaraları..
Seul Notları - Ekim başında Güney Kore’nin başkenti Seul’deydik.. “Japonya’nın sulandırılmış hali” dedik kendi kendimize.. Belirgin Japon etkilerinin arasında düzen, kuralcılık ve temizliği göremediğimizden olsa gerek.. Öte yandan İstiklal Caddesi’ni, Nevizade’yi aratmayan yaşamı ile İstanbul’un büyük ve gelişmiş bir versiyonu demek çok yanlış olmaz.. Dar bir alana sıkışmış çok kalabalık bir nüfus problemine rağmen şehirciliği gelişmiş bir kent […]
Kadişon'un Seyir Defteri 